6. Vicdan ve Adalet Nöbeti

Öncelikle 6. Vicdan ve Adalet Nöbetimize gelerek destek veren, gelemese de kalbi bizim yanımızda olan vicdanlı insanlarımıza teşekkür ederiz.

Şubat 2008’de Davutpaşa’da meydana gelen patlamada 20 kişi hayatını kaybetti. Bugünkü nöbetimizde, ailelerden adalet mücadelelerinin öykülerini dinleyeceğiz.

Evet, bu hafta da işçiden yana kötü bir hafta geçirdik. Karabasan gibiydi. 8 yıldır Meclis gündemindeki, adı “işçi sağlığı” değil, “iş sağlığı-güvenliği” olan yasa tasarısı görüşüldü. Ne oldu? Tasarı Meclis’ten geçti. Etaplı olarak, 1 yıl – 2 yıl – 3 yıl olmak üzere uygulanması ötelendi. Nedeni, işyerlerinin tehlikelilik durumuna göre belirleneceği şeklinde ifade edilmekte. Bizler hep söyledik, yine de söylüyoruz. Mesele tek başına yasal mevzuat değil. Mevcut olanı uygulamayan, işçi lehine yeni yasal düzenleme yapabilir mi? Nitekim yanıltmadılar bizi. Ve yasa düzenlemesine bile tahammül göstermeden, “aman işverenin kârı azalmasın” diye ötelediler.

Biz aileler olarak diyoruz ki;

  • Yasa, hazırlanış süreci itibariyle, yasanın güya korumaya çalıştığı işçilerden bu felaketleri yaşamış olan ve halen adalet mücadelesini sürdüren biz ailelerin ve avukatlarının görüşlerine bir kez olsun dahi başvurmadıkları için meşru değildir.
  • Adalet mücadelelerimiz sürecinde yargılamalar göstermiştir ki, sorun mevzuatta değil. Uygulamakla ve denetlemekle yükümlü olanlardadır. Yani işverenler ve kamu kurumları.
  • Ve yeni yasa göstermektedir ki, esas dert olan, işçinin çalışma mecburiyetini, haklarının gözetilmezliğini, yine patronların insafına bırakmakta. Yasa, kamu kurumlarının yapacakları “işçi sağlığı ve güvenliğine” dönük denetimleri, üstünden kâr edilen ve şirketlere bırakılan bir iş haline getirmektedir. Oysa Anayasa’nın 56. maddesi açıktır. Ve bu görev Devlet’e aittir.
  • Bizler, kamusal denetimin işverenle anlaşmalı şirket ve kişilere devredilmesinin sonuçlarını, yaşanan depremlerdeki yıkılan binaların denetlenmesi süreçlerinden biliyor ve tanıyoruz. Bu yasa nedeniyle dünden daha fazla kaygılıyız.
  • İş kazası olarak adlandırılan iş cinayetlerinin nedeni yasal mevzuat eksikliği olarak sunulmakta. Ve sanki yeni çıkan yasayla bu sürecin biteceği anlatılmakta. Bu doğru değildir. 
  • Yasayı anlatan yetkililer demektedir ki; “İşçinin tehlikeli bulduğu işi yapmama hakkını getiriyoruz.” … Doğru değildir. Mevcut yasal mevzuatta da vardır. Ve böyle diyecek işçinin hemencecik kapının önüne konulduğunu biliyoruz. Nesi yeni bunun?..
  • Yasayı anlatan yetkililer demektedir ki; “İşveren, iş güvenliği ve sağlığı için işçinin görüşlerine başvuracaktır. Başvurmazsa ve işçi uğraşıp başvurmadığını ispat ederse işverene 200 TL para cezası verilecektir.” … Çalışma hayatının gerçeğiyle hiçbir biçimde uyuşmayan, yasayı kamuoyu önünde cilalama hükmüdür.
  • Yasayı anlatan yetkililer demektedir ki; “İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi ile çalışma mecburiyetinde işçi sayısını 50’den 10’a indirmekteyiz.” … Olumlu görünse bile tuzak hükümdür. Esas maksadı saklamaktadır. Herhangi bir iş kazası meydana geldiğinde 2 işçi çalışsa da, 100 işçi çalışsa da sorumluluk bellidir.
  • Ve yasa ile, işveren bir şirketle anlaşarak işçilere “eğitim-talimat aldırmışsa” tazminat sorumluluğundan kurtulmaktadır. Ve bu eğitim süreçleri mesaiden sayılmayacaktır. 

Daha nice nice işçi aleyhine hükümler.

Hükümete, Milletvekillerine, Siyasi Partilere, Sendikalara, Meslek Odalarına, Derneklere, işçilere sesleniyoruz. Daha baştan yasanın adı, niyeti beyan etmektedir. “İş sağlığı ve güvenliği”… Oysa doğrusu “İşçi Sağlığı ve Güvenliği”dir. Adı bile niyeti ortaya koymaktadır.

Mevcut yasal mevzuatın etkin uygulanmasını sağlayın, yeter. Bunun için İş Müfettişleri sayısını artırmak, özerkliklerini güçlendirmek, devam eden adalet mücadelelerinde yargılanan sorumlu kurumların yargılanmasına gölge etmemek iyi bir başlangıçtır.

Ve bu yasa görüşülürken işçi ölümleri devam etti… Hem de Meclis bahçesinde. Ve bu hafta basına yansıyan haberlerin işçiler dünyasındaki tablosu:

* Eskişehir’de Oto Tamirciler ve Tornacılar Sitesi’ndeki Zafer Akansoy isminde bir şahsın işlettiği makine imalatı için kiralanan, ancak kaçak olarak kimyasal madde üretimi yapıldığı belirtilen atölyede meydana gelen patlamada dört işçi yaşamını yitirdi. Patlamayla oluşan yangında o sırada atölyede bulunan genç yaştaki dört işçi dışarı çıkamadı. Ahmet Uysal (23), İsmail Tünel (22), Umut Küçükarabacı (22) ve Melih Duran (27) isimli genç işçiler yanarak can verdi.

* Yine patlamanın yaşandığı atölyenin iki sokak ötesinde bulunan bir mermer atölyesinde, kesme makinesine kolunu kaptıran 40 yaşındaki Hasan Eker hayatını kaybetti.

* Taşköprü ilçesine bağlı Sarıseki Köyü’nde aynı zamanda muhtar da olan 51 yaşındaki Muzaffer Çoban, direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu devrilen traktörün altında kalarak can verdi.

* Mutki İlçesi’ne bağlı Çatalerik Köyü’nde su kanalı kazan köylülerin üzerine kar kütleleri geldi. Kar kütleleri altında kalan 1 kişi hayatını kaybederken, 1 kişi de ağır yaralandı.

* Aralık İlçesi’nin Ağrı Dağı eteklerindeki özel bir ponza taşı ocağında meydana gelen göçükte, 37 yaşındaki Salih Migfer yaşamını yitirdi.

* Armutçuk müessesesinde üretim işçisi olarak çalışan Yalçın Günaydın (30), kaya parçasının üzerine düşmesi sonucu yaralandı.

* Kırşehir merkezdeki lastik fabrikasında kazan kurulum işini alan taşeron firmada çalışan Abdulmuttalip İnce (20), iskelede dengesini kaybederek düştü ve hayatını kaybetti.

* Niğde’nin Bor ilçesinde meydana gelen olayda, bir apartman inşaatında çalışan D.A. (45) dengesini kaybedince 3. kattan düşerek hayatını kaybetti.

* İstasyon Virajı yakınındaki hastane inşaatında çalışan Nihat Mahin (21), dengesini kaybederek tekerlekli iskeleden beton zemine düştü ve ağır yaralandı.

* Batman Gültepe Mahallesi’nde bir inşaatta fayans işçisi olarak çalışan Hamdin Tunç (48) yüksek gerilime kapılarak ağır yaralandı.

* Nevşehir’de üzerine pres makinesi devrilen işçi öldü. Sanayi sitesinde sac işleme atölyesinde çalışan Mustafa Onmuş’un (50) üzerine yeri değiştirilmeye çalışılan pres makinesi devrildi.

* “Yaza Merhaba Partisi” öncesinde, senfoni orkestrasıyla birlikte hazırlıklara başlayan DJ Yiğitcan Tönük elektrik çarpması sonucu hayatını kaybetti.

* Bilecik/Bözhöyük’te işine gitmeye çalışan işçiler, Harun S. (23), Özgül G. (39), Vedat S. (22) ve Yasemin K. (35) geçirdikleri trafik kazasında yaralandı.

 Ve daha diğer kardeşlerimiz.

İşte bugün bizi bir araya getiren, neredeyse bile bile gelen işçi ölümlerine karşı duyduğumuz öfkemizdir. Kaybettiğimiz canlarımız ve geride kalanlar için “BİR DAHA OLMASIN diyerek sürdürdüğümüz adalet mücadelelerimizdir.

–       OSTİM ve İVEDİK patlamalarında 7. duruşma yapıldı. 3. bilirkişi raporu beklenmekte. Duruşma Temmuz ayında.

–       Dizi setinde çalışırken hayatını kaybeden Selin Erdem’in duruşması dolayısıyla öğrendik. Savcılığın hiçbir ciddi inceleme yapmadan 2 gün içinde iddianame düzenlediğini. 2. duruşma yapıldı. Eksiklikler Hâkim tarafından kabul edildi. Keşif haftaya…

–       Geçtiğimiz hafta Van-Bayram Otel sahibinin ifade vermeye gitmediği için yakalama emri çıkarıldı.  “Yetmez…” dedik, diyoruz. Hasar tespiti yapmayanlar ve sorumluları, otel sahibi derhal tutuklanmalıdır. İddianamenin düzenlenmesi beklenmekte.

–       Esenyurt davası iddianamesi düzenlendi. Dava açıldı. Duruşma Temmuz’da.

–       Davutpaşa patlaması nedeniyle Zeytinburnu Belediye Başkanı hakkında iddianame düzenlenmesini bekliyoruz.

Ve daha irtibatımız olmayanlar, bilmediklerimiz. Vicdan ve Adalet Nöbetimize katılmaya, seslerini seslerimize katmaya davet ediyoruz.

Bizler, iş cinayetlerinde canlarını, sevdiklerini kaybetmiş kişiler olarak, başka canların yanmamasını, başka annelerin ve babaların ağlamamasını istiyoruz. Bir araya gelerek, bu memleketin geleceği için, iş güvenliği için, sağlıklı yaşam koşulları için, kanun dışı çalışma koşullarını sona erdirmek için davalarımızın takipçisi olmaya devam ediyoruz…

Bütün iş kazalarında sorumluluğu olanların ortaya çıkarılmasını önemli ve de bizim payımıza düşen insani bir görev olduğunu düşünüyoruz. Memleketimiz insanının bütün bu sorumsuzluğa ve sonuçlarına layık olmadığına inanıyoruz. Adalet için mücadelemizde, basının ve kamuoyunun desteğini yanımızda görmek; davalarımızın, bu ülkede yaşayan herkesin davası olduğunu haykırmak istiyoruz!

Bu nedenledir ki;

–       “28 Nisan” tarihinin, tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi, “iş kazalarında hayatını kaybedenler için ANMA/YAS GÜNÜ” ilan edilmesini istiyoruz.

–       Davalarda bütün sorumluların yargılanmasına mani olan, İdare’nin yargılanmaya müsaade etmeyen tutumunu terk etmesini istiyoruz.

–       Meclis’te bu hafta görüşülerek yasalaşan ve uygulaması ötelenen “İş Güvenliği Yasası’nın” yeniden görüşülmesini, sendikaların-meslek odalarının ve biz aileler ve avukatlarının önerileri doğrultusunda değiştirilmesini istiyoruz.

–       İş kazasında hayatını kaybedenlerin ailelerinin, sosyal-ekonomik haklar bakımından, “şehit ailelerine” tanınan haklardan yararlandırılmasını istiyoruz.

İstanbul’da “bizlerle benzer acıyı yaşayan” ailelerle “iş cinayetlerinin durması” için başlatmış olduğumuz, VİCDAN ve ADALET Nöbetine devam ediyoruz… 1 Temmuz 2012 Pazar günü, saat: 13.00’te yine Galatasaray Meydanı’nda olacağız. Duyarlılık gösterecek vicdanlı, adalet duygusundan nasibini almış bütün yurttaşlarımızı bekliyoruz. 

İş Cinayetlerinde Hayatlarını Kaybedenlerin Yakınları ve Yaralananlar