Bu zalimliğe “Dur” demek için ne yapılmıştır?

2008’de Davutpaşa’da, 2010’da Ostim’de, 2011’de Van-Bayram Otel’de, 2012’de Esenyurt’ta, 2010’da Bedaş’ta, 2012’de Arka Sıradakiler dizi setinde… evlatlarını, eşlerini, annelerini, babalarını, kardeşlerini yitirmiş, adalet mücadelesini ısrarla sürdüren aileler olarak,

Bugün burada, 7 Ocak Pazartesi günü Zonguldak Kozlu’da, adı “iş kazası” olarak bilinen ama kamuoyunun da artık gönül rahatlığıyla “iş cinayeti” olarak gördüğü faciada hayatını kaybeden işçi kardeşlerimize saygımızı göstermek için toplanmış bulunuyoruz.

Bizleri yalnız bırakmayıp, davetimize icabet ederek gelen dostlarımıza ve siz değerli basın mensuplarına öncelikle teşekkür ederiz…

Her iş cinayetinden sonra tablo aynı… Canlarını kaybedenlerin kederli üzüntülü görüntüleri eşliğinde, defin işlemleri haberleri. Hayatını kaybedenlerin sayısına ve medyada haberin ele alınış biçimine bağlı olarak; devlet ve siyaset ricalinin en önde saf tuttuğu cenaze namazları… Bakanlar, belediye başkanları, yerel idareciler, siyasi parti temsilcileri ve benzerleri… Cenaze namazı kılınır, böylece resmi yetkili ve görevliler, ülkeyi, vilayeti, iş yerini yönetenler ve yönetme adayı olanlar görevlerini yapmışlardır. Başsağlığı dilenir, metanet içinde medyaya beyanatlar verilir ve ayrılınır. Davutpaşa, Ostim, Esenyurt’ta olduğu gibi. Kozlu’da da tablo aynı…

Bu sefer işçi ölümlerini olağanlaştırmak ve vaka-ı adiyeden saymak için marifetli beyanatlar daha fazla…  Bakın;

Nihat Zeybekci adlı AKP’li vekil, iş kazalarını “medeniyet göstergesi” olarak niteleyen bir twit atmakta…

Çalışma Bakanı, cinayet yerini daha önce denetlediklerini, eksikler bulduklarını ve para cezası kestiklerini anlatmakta, kameralar karşısında…

Enerji Bakanı cenaze sonrasında iş yerinin denetlenmesine ilişkin soruları “manipülatif ve spekülatif” bulmakta…

TTK Müdürü, aylık maaşı geçinmeye yetmediği için borçlanan işçilere kabahat bulmakta… Neredeyse, borcu olanların sabotajı diyecek…

Yine bir yetkili, TV ekranlarında, bekleşen ailelere kendince “bakın başınızda örtülü kader bu” demeye varan telkinlerde bulunmakta…

OYSA KOZLUDA YAŞANAN DA, NEDENİ DE APAÇIK ORTADA…  

  • Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı çalışma müfettişlerinin bu maden ocağında 2010 ve 2011 yıllarında en az 7 kez denetim yaptıkları ve kazaya yol açabilecek tehlikeli durumları raporlamış oldukları BEYAN EDİLDİ…

Soruyoruz: Çalışma Bakanlığı’nın görevi sadece ölüme yol açabilecek kaza olasılıkları konusunda raporlama yapmak mıdır? Bu raporların gereğinin yerine getirilmesi, sıkı yaptırımlar uygulanarak kazaların önlenmesi, insanların hayatta kalabilmesi için neden gerekenler yapılmamıştır?

  • Üstelik yalnızca Bakanlık değil, Sayıştay da raporlamış bu madendeki tehlikeyi. Sayıştay’ın TBMM’ye sunulan “Türkiye Taşkömürü Kurumu Kozlu Taşkömürü İşletme Müessesesi 2011 Yılı Raporu”, “metan gazını önceden gösterecek sondajlar yapılmadan kazılara devam edildiğine” dikkat çekerek şöyle demiş: “Bu sırada vahim bir olayla karşılaşılmamasının tamamen tesadüf olduğu görülmektedir.”

Soruyoruz: Raporun gereği olarak ne yapılmıştır? Yapılmamışsa, neden yapılmamıştır?

  • Star inşaatın işçilere reva gördüğü çalışma koşullarına dair basına yansıyan haberlerden;
    • İki ay önce bulunan beş eksik nedeniyle 3 bin 500 TL ceza kesilmiş. / 2011 faaliyetiyle ilgili Sayıştay raporunda “facia olmaması tesadüf” deniyor. / Raporda, Star İnşaat’ın maden işinde “tecrübeli olmadığı” vurgulanıyor.
    • 10 kişinin işini 3-4 kişi yapıyor. / Ne kadar metre ilerlerse o kadar para alıyorlar. / 30 metre ilerlerlerse 900 lira, 35 metre 1000 lira, 40 metrede 1100 lira alıyorlar. / İki üç günde bir, bir işçinin kolu ya da bacağı kırılıyor…
    • Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı’ya göre, galeride her metrekare için ayrı sondaj, yani toplam 14 sondaj yapılması gerekiyordu. Oysa Kaymakçı’ya göre, yalnızca 7 sondaj yapılmıştı.

Soruyoruz: Bu zalimliğe dur demek için ne yapılmıştır?

İşte bu yüzden hep diyoruz ki, kaza değil cinayet… Bütün iş cinayetlerinde olduğu gibi; işverenin kazanç hırsı, işçinin hayatının kıymetsizliği, resmi ve görevli kurum-kişilerin denetim görevlerini yerine getirmemesi…

Öfkeliyiz, iş cinayetlerini kader deyip geçiştirenlere,

Öfkeliyiz, aynı iş yerinde iki defa, işçi güvenliği olmadığı gerekçesiyle iş bıraktıkları halde işçilerin sözlerini, endişelerini dinlemeyenlere,

Öfkeliyiz, Mart 1992’de 263 işçinin, Nisan 1983’te 10 işçinin hayatını kaybettiği Kozlu’da, Ocak 2013’te 8 işçi kardeşimizin daha hayatını kaybetmesine göz yumanlara,

Öfkeliyiz, Mayıs 2010’da Karadon’da 30 işçi, Şubat 2010’da Dursunbey’de 13 işçi, Aralık 2009’da Mustafakemalpaşa’da 19 işçi, Haziran 2006’da yine Dursunbey’de 17 işçi, Nisan 2005’te Gediz’de 18 işçi, Eylül 2004’te Küre’de 19 işçi, Mart 1983’te Armutçuk’ta 103 işçi, Mart 1995’te Sorgun’da 37 işçi, Kasım 2003’te Karaman’da 10 işçi, Ağustos 2003’te Aşkale’de 8 işçi, Temmuz 2010’da Keşan’da 3 işçi, Temmuz 1983’te Yeni Çeltek’te 5 işçi ve daha niceleri…

Öfkeliyiz, kuruluş ve varoluş nedenleri emekten ve emekçilerden yana olduğunu söyleyen sendikalara, partilere, odalara, kurumlara, kişilere,

Öfkeliyiz, yasal mevzuat hükümlerinde yazılı olan önlemlerin alınması için gerekenleri yapmayanlara,

Öfkeliyiz, Kozlu’da 3 buçuk ay önce denetim yapmasına rağmen gerekli eksikliklerin giderilmesini takip etmeyenlere,

Öfkeliyiz, denetim yapması gerekeni de, daha fazla kâr için işçi hayatını önemsiz gören işvereni de, layıkıyla soruşturup yargılamayanlara,

Öfkeliyiz, savcılık ve mahkemeler tarafından atandıkları halde bütün sorumluların yargılanması ufkuyla rapor düzenlemeyen bilirkişilere,

Öfkeliyiz, hayatını kaybeden işçilerden kusur bulan bilirkişilere,

Öfkeliyiz, iş cinayetlerindeki bu artışa rağmen işçiyi daha da güvencesiz kılmaya hizmet eden taşeronlaştırma sistemine,

Öfkeliyiz, göçükten yakınının çıkarılmasını bekleyen ailelere dönük “başı açık”, “başı kapalı” ayrımı yapanlara,

Öfkeliyiz, öfkeliyiz, öfkeliyiz… ve bugün bu yüzden buradayız.

Saygı duymakta ve rahmet dilemekteyiz, başta Kozlu’da hayatını kaybetmiş olan madenci kardeşlerimiz olmak üzere, bütün iş cinayetlerinde kaybettiklerimize,

Saygı duymaktayız,  çağrımıza kulak verip bugün burada bulunanlara,

Saygı duymaktayız,  öfkemize ve ciğer yangınımıza kulak vermeyi eksik etmeyen basın kuruluşları ve mensuplarına,

Saygı duymaktayız,  bulundukları her yerden bizi anlayan ve güç vermeye çalışan diğer dostlarımıza.

Efendiler, ahımız da, feryadımız da peşinizi hiç bırakmayacak!

Bütün çabamız, bir daha olmasın, herkes duysun ve unutmasın diye… Kaybettiklerimize SAYGI ve geride kalanlar içindir. 

Her ayın ilk pazar günü saat 13.00te VİCDAN ve ADALET NÖBETİMİZE devam ediyoruz.