Davutpaşa’nın 7. Yıldönümü: Siz Belki Unuttunuz Ama Acı da Öfke de Taptaze

Davutpaşa patlamasının 7. yıldönümünde Adalet Arayan İşçi Aileleri, hukukçuları ve destek verenler patlamanın olduğu yerde kaybettiklerini andılar.

31 Ocak 2008’de kaçak bir maytap atölyesinde meydana gelen patlamada 20 işçi ve maytap atölyesinin sahibi hayatını kaybetmişti. 7 yıl boyunca kaybettikleri canları için adalet arayan Davutpaşalı aileler, acılarının da, öfkelerinin de taptaze olduğunu belirttiler.
Taşıdıkları pankartla belediye yetkililerinin 9’ar bina sahiplerinin 5’er yıl almasının yetmeyeceğini, tüm sorumluların daha fazla ceza almasını talep ettiler.

Yürüyüş boyunca “İş kazası değil, cinayet”, “Çalışırken ölmek istemiyoruz”, “Davutpaşa’yı unutma, unutturma” sloganları attılar. 7 yıl boyunca neler olduğunu anlattılar.

10317804_720330538065808_4991238296412744871_o

Başka Davutpaşa’lar olmasın

Patlamanın olduğu yerde bütün canlarının isimlerini okuyup unutmadıklarını haykıran aileler, Davutpaşa’da kaybettikleri canlarının nezdinde 2014’te hayatını kaybeden 1860 işçi için saygı duruşunda bulundular. Basın açıklamasını aileler adına patlamada kardeşi Heybettulah Güleç’i kaybeden Hakkı Güleç okudu. Açıklamada “Bütün kaygımız ve mücadelemiz, ekmek mücadelesinin işçinin hayatına mal olmaması içindir. Çalışırken ölmemek içindir. İşçi güvenliğinin sağlandığı, daha insani çalışma koşullarının yaratılması içindir. Denetim sorumluluğu olanların görevlerini gereği gibi yapması içindir. İstedik ki, bir daha Davutpaşa’lar olmasın. Başka yürekler, canlar yanmasın. İstedik ki, Davutpaşa UNUTULMASIN” diyen aileler, patlama alanının park yapılması taleplerini yinelediler.

Siyasi partilerin, sendikaların, emek örgütlerinin yalnız bıraktığı aileler, Davutpaşa’yı Unutmadık, Unutturmayacağız yazılı kara duvarın önüne karanfil bırakarak 38. Vicdan ve Adalet Nöbeti’ni tutmak için Galatasaray Meydanına geçtiler.

10960380_720331438065718_1379244372452650987_o

38 nöbettir vicdanları uyandırmaya çalışıyorlar

Adalet Arayan İşçi Aileleri her ayın ilk pazarında tuttukları Vicdan ve Adalet Nöbeti’nin 38’incisi için Taksim Galatasaray Meydanında buluştular.

İş cinayetlerinde kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını 38’inci kez fotoğraflar çoğalmasın temennisiyle yere dizdiler. 38’inci kez başka canlar ölmesin diye acılarını kanırttılar. 38’inci kez emekten yana olduğunu söyleyen sendikalara, meslek odalarına, emek örgütlerine, siyasi partilere seslenerek varlık nedenlerini hatırlattılar, seslerine ses olmalarını istediler.

Aileler adına basın açıklamasını Davutpaşa patlamasında eşi Gülhan Çabuk’u kaybeden İdris Çabuk okudu. Çabuk “İş cinayetlerinde hayatlarını kaybedenlerin adalet arayan yakınları olarak, adalet umuduyla mücadelemize devam ettikçe görüyor ve yaşıyoruz ki, bir zihniyet dünyası var karşımızda. Öyle bir dünya ki, hayatta iken yaşamına değer verilmeyen işçi, sorumluların yargılama safhalarında da aynı adaletsizlikle karşı karşıya. Bu vicdansız ve adaletsizlik çemberini kırmalıyız” dedi. İş cinayetlerini durdurabilmek için hâkimlere, savcılara, bilirkişilere, emekten yana örgütlere seslenilen açıklamada BEDAŞ ve ALKAMA çalışanı Erkan Keleş Davası’nın 11 Şubat’ta görülecek 5. duruşmasına ve 7 işçinin hayatını kaybettiği terfi ve arıtma istasyonu AKFEN Milas-Güllük Davası’nın 13 Şubat’ta görülecek duruşmasına vicdanlı herkes davet edildi.

Davutpaşa’dan Soma’ya giden iş cinayeti yolu

Nöbetin röportajcı gazetecisi Kemal Tayfur’du. Tayfur, Davutpaşa patlamasının kaza değil iş cinayeti olduğunu, apaçık bir cinayet olduğu halde tescil edilmesinin 7 yıl sürdüğünü anlattı. 2014’te en az 1860 işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği halde yöneticilerin yüzlerinin bile kızarmadığını söyledi. Tayfur, ailelerin 38 nöbettir vicdanları uyandırmaya çalıştığını belirterek sözü Davutpaşalı ailelere bıraktı.

Aileler, acılarının ve öfkelerinin taptaze olduğunu, adalet mücadeleleri sonucunda kamu görevlilerinin ceza almasının milat olduğunu, ama cezaları yetersiz bulduklarını anlattılar. Bütün istediklerinin adalet olduğunu söyleyen aileler, Davutpaşa Davası duruşmalarına 5000 kişi gidilseydi, bu cezaların daha çok olacağını, bütün sorumluların yargılanacağını ve Soma’daki katliamın meydana gelmeyeceğini anlattılar.

İş cinayetine fıtrat demekle metal işçilerinin grevini yasaklamak arasındaki bağı görün artık

Metal işçilerinin grevinin yasaklanmasını eleştiren aileler, hakkını arayanın hak arama mücadelesini engelleyeceklerine iş cinayetlerini önlesinler, dedi. Hükümetin işçi düşmanı olduğunu söyleyen aileler, iş cinayetine fıtrat demekle metal işçilerinin grevini yasaklamak arasındaki bağın aynı olduğunu belirttiler. İş cinayetinde hayatını kaybeden işçilerin ailelerinin, en diptekilerin yanında olun ki, 15 bin metal işçisinin yanında durmanızın da bir hükmü olsun, diyerek emek örgütlerini seslerine ses vermeye çağırdılar.

Adalet Arayan İşçi Aileleri vicdanlı herkesi 39. Vicdan ve Adalet Nöbeti’ne çağırarak nöbeti sonlandırdılar.

31 Ocak 2008’de Davutpaşa patlamasında kaybettiğimiz işçileri hatırlıyor musunuz?

Aslan Doğan (35)
Gülhan Çabuk (31)
Haciyev Sehriyar Recepoğlu (24)
Halit Alkan (22)
Hasan Akhun (26)
Heybettullah Güleç (18)
Hüseyin Tayranoğlu (38)
Kadir Cesur (33)
Kazım Nişli (17)
Lezgi Şimşek (43)
Mehmet Coşkun (28)
Metin Erdoğan (39)
Niavroz Mamadov
Orhan Saday (26)
Ömer Boyraz (20)
Ömer Vural (44)
Semra Bakkal (37)
Sevdat Çelik (22)
Yaşar Kara (37)
Zübeyir Bal (46)

Davutpaşalı Ailelerin 7 yıllık adalet arayışı

Patlamadan hemen sonra, 3 ayda Cumhuriyet Savcılığı tarafından görevlendirilen Bilirkişi Heyeti, Raporunu düzenledi; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Zeytinburnu Belediyesi, BEDAŞ’ı sorumlu tuttu.

İdarelerin izin vermemesi nedeniyle bu kurumlardan yetkililer yargılanamadı. Ancak Savcılığın ve bizlerin Bölge İdare Mahkemesi’ne ve Danıştay’a başvurularıyla yargılanabildiler.

Bu süreç 2,5 yıla yakın bir zaman aldı. Ve biz Aileler olarak, 35 hafta her pazar günü 11.00′de Taksim tramvay durağında adalet aradık.
Yetmedi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na, Adalet Bakanlığı’na, Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığı’na kadar hep birlikte gittik.

Ceza Davası yalnızca Zeytinburnu Belediyesi Müdürleri ve bina sahipleri için açılabilmişti. 4. yılına girerken Çalışma ve Sosyal Güvenlik İl Müdürü’nün sanık olarak davaya iştirakini sağlayabildik.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Zeytinburnu Belediye Başkanı için “yargılamaya izin vermeme” kararlarını Danıştay’a taşıdık. Danıştay, Zeytinburnu Belediye Başkanı’nın yargılanmasına izin vermeyen kararı iptal etti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı içinse izin vermeme kararını onadı. Bu karar için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne müracaat ettik.

Danıştay sonrası, Zeytinburnu Belediye Başkanı hakkında, yetkili kılınan Cumhuriyet Savcısı 1 haftada “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verdi. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz ettik. İtirazımız kabul edildi. Zeytinburnu Belediye Başkanı nihayet sanık oldu.

Duruşmaya ifade vermek üzere gelmesi gerekirken, doktor raporu göndererek mazeret bildirdi. Aynı gün sosyal medyada yemeklerde dolaştığı haberleri yansıdı.

Nihayet bir sonraki duruşmada, 13. duruşmada dinledik kendisini. Nasıl bir yönetim ve denetim basiretsizliği gösterildiğini gördük, anladık.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yargılanması için yapılan itirazlar ve dava süreçlerinden sonuç alınamadığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduk.

Zeytinburnu Belediye Başkanı’nın sanık sıfatıyla ifadesin alındıktan sonra, mahkeme tarafından dosya Bilirkişi Heyeti’ne gönderildi. Bilirkişi Raporu’nu beklerken, 15. duruşmada, görevlendirildikten 7 ay sonra Bilirkişilikten çekilen heyet üyesini öğrendik. Yerine yeni üye atandı. Hukukçu olmayan üyelerin, hukukçu üyenin Zeytinburnu Belediye Başkanı’nı da sorumlu tutan değerlendirmelerine rağmen, diğer üyelerin hukukçuymuş gibi aklama çabalarına tanık olduk.

Duruşmalarda hepimiz sanık ifadelerindeki rezaleti izledik. Denetimsizliği, bahaneleri, Başkan Yardımcısı olarak neye imza attığını bilmemeyi duyduk, gördük.

Bu vahim olayın meydana geldiği tarihten 6,5 yıl sonra, öncelikle Davutpaşa Patlamasında Hayatını Kaybedenlerin Adalet Arayan İşçi Ailelerince yürütülen ve gönüllü hukukçular/ Adalet Arayana Destek Grubu’nca desteklenen adalet mücadelesinin 1. etabı tamamlandı. 14 Temmuz 2014′te Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi kararını verdi.

Mahkeme Zeytinburnu Belediyesi Zabıta Müdürü Feruz Kutsal’ın TCK’nın 85/2′nci maddesi gereğince takdiren teşdiden 9 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, Zeytinburnu Belediyesi Ruhsat ve Denetim Müdürü Rüstem Tekin’in TCK’nın 85/2′nci maddesi gereğince takdiren teşdiden 9 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, Zeytinburnu Belediyesi’nde 2007 yılına kadar İmar ve Şehircilik Müdürü olan Şevket Yıldırım’ın TCK’nın 85/2′nci maddesi gereğince takdiren teşdiden 5 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, Zeytinburnu Belediyesi’nde 2007 tarihinden sonra İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne atanan Hatice Küçükakyüz’ün TCK’nın 85/2′nci maddesi gereğince takdiren teşdiden 3 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, Zeytinburnu Belediyesi Başkan Danışmanı Servet Kırna’nın TCK’nın 85/2′nci maddesi gereğince takdiren teşdiden 5 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, patlamanın yaşandığı binanın sahiplerinden Remzi Koçyiğit ve Resul Koçyiğit’in TCK’nın 85/2′nci maddesi gereğince takdiren teşdiden 6 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, patlamanın gerçekleştiği işyerinde çalışan Hasan Altay’ın beraatine, patlamanın olduğu tarihte İstanbul Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bölge Müdürü Atakan Tanış’ın beraatine, Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın’ın beraatine karar verdi.

Aileler ve Hukukçuları olarak verilen cezaların yeterli bulmamaları ve Belediye Başkanı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik İl Müdürü hakkında verilen beraat kararını kabul etmeyerek mahkeme kararını temyiz ettik.

Adalet Arayana Destek Grubu