“Bu inşaatlar ne pahasına yükseliyor?”

banner-babil-720x350

7 Mayıs 2016 akşamı Adalet Arayan İşçi Aileleri ve Adalet Arayana Destek Grubu olarak BuluT ve Emek Sahnesi’nin ortak yapımı Babil’i izledik. Öncelikle bu nazik davetleri için emeği geçen bütün ekibe çok teşekkür ederiz.

Ebru Nihan Celkan’ın yazıp yönettiği Babil günümüz Türkiyesi’ne odaklanıyor, yedi farklı hayata, dev bir inşaat şantiyesine dönüşmüş İstanbul’a yakından bakmaya davet ediyor. Ülkenin her köşesinde sınır ve kural tanımaksızın yükselen inşaatlarda, pırıltılı projelerin ardında neler oluyor, doğa nasıl katlediliyor biliyor musun, satın aldığın daire yapılırken orada ölen işçi oldu mu, haberin var mı diye soruyor seyirciye. “Bu inşaatlar ne pahasına yükseliyor?” İşte bu soru bir an olsun seyircinin peşini bırakmıyor.

Betonlaşan İstanbul’daki “prestijli” bir gökdelen inşaatı oyunun sahnesi. Atanamayan bir öğretmen, memleketteki ailesini geçindirmek için inşaata çalışmak zorunda kalan bir genç, elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeder. Olay örgüsü bu iş cinayetinin ardından gelişir. İnşaat işçisi, temizlikçi, usta, müteahhit, avukat olarak karşımıza çıkan hayatlarla, sistemin çarklarında “yükseldikçe” “alçalan” insan bütün çıplaklığıyla anlatılır. Alçalmanın sınırlarını, “Mesele bu nizamda yerini bulmak. Değirmen mi olacaksın? Buğday mı?” diye özetler müteahhit. Hiç bitmeyecekmişçesine yükselen inşaatlara dayalı sistemde rollerin nasıl paylaşıldığını değirmen ve buğday metaforları bütün açıklığıyla görünür kılar. Tanıtım metninde belirtildiği gibi “Birbiri ardına çıkılan katlarda, kimler bedeli peşin ödüyor, kartlar nasıl dağıtılıyor, kime ne düşüyor? Kuleler yükselirken neler alçalıyor? On bin basamak sonra da umut var mı?” İşte bu soruların cevabı bu metaforda gizli sanki. Ne kadar yükselirse yükselsin, yaşam alanımıza dönüşen şantiyedeki o inşaatın tepesinde, insan için umut yok.

Babil, her gün duyup kanıksamaya başladığımız, üçüncü sayfa haberi diye geçiştirdiğimiz, belki de kabahati “cahil” diyerek, “dikkat etseydi” diyerek işçide bulduğumuz, inşa ettiği evde asla oturamayacak olan inşaat işçilerinden birinin hayatına çeviriyor gözümüzü. O inşaatlardan birinde hayatını kaybeden bir işçinin hikâyesine. Patronun, yetkililerin olayı nasıl kapatmaya çalıştığını, adaletin nasıl güçlüden, sermayeden yana konumlandığını, bir işçinin kanının nasıl başka bir işçiye temizletildiğini, o evleri satın alıp oturanların bu evler nasıl yapılıyor sorusunu sormadığı sürece o kanın nasıl ellerine bulaştığını anlatarak seyirciyi sarsıyor.

Her yıl en fazla iş cinayetinin inşaatlarda meydana geldiği, şantiyelerin işçi mezarlığına döndüğü somut gerçeği, “inşaat, ekonominin lokomotifi” cümlesiyle saklanamayacak kadar aşikâr hale geldi. Hafriyat kamyonlarıyla şantiye dışına da taşarak şehre ölüm yayılıyor. İnşaat suçlarına karşı gözlerimizi daha fazla yummamamız için anlaşılan hepimizin sarsılmaya ihtiyacı var.

Babil bu sezon son iki gösterimiyle, 19-26 Aralık tarihlerinde seyirciyle buluşacak. Sarsılmaya ve yüzleşmeye hazır mısınız?

http://www.biletix.com/etkinlik/TPY23/TURKIYE/tr